DENİZ TEKİN
Tanık ifadesi ve savunmanlığını yaptığı müvekkiller gerekçe gösterilerek “örgüt üyesi olmak” suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Avukat Süleyman Şahin hakim karşısına çıktı. Şahin, bu davanın avukatlık faaliyetlerinin engellenmesine yönelik olduğunu belirterek, “bu davanın amacı bizi insan hakları faaliyetlerimizden uzaklaştırmaktır” dedi. Avukatların yargılamanın durdurulması talebini değerlendirmeyen mahkeme, Şahin hakkındaki adli kontrol tedbirinin devamına karar verdi.
Süleyman Şahin hakkında avukatlık faaliyetleri gerekçe gösterilerek “örgüt üyesi” olmak iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Şahin ve avukatları duruşma salonunda hazır bulundu. Lawyers for Lawyers (Avukatlar için Avukatlar), Défense Sans Frontières (Sınır Tanımayan Avukatlar) adına avukatlar Françoise Cotta, Christine Martineou, Paris Barosu Avukatlar Konferansı adına Avukat Justine Devred, Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyeleri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin yanı sıra çok sayıda avukat duruşmayı izledi. Duruşma salonunun önünde ve içerisinde çok sayıda çevik kuvvet polisi bekledi. Duruşma 2 saatlik gecikmeyle başladı.
Mahkeme Başkanı, avukatın talebine ilişkin ara karar kurmadı
Mahkeme Başkanı, duruşmaya katılanların yoklama ve kimlik tespiti yaptıktan sonra iddianameyi okumadan Şahin’in savunmasını yapmasını istedi. Bu sırada usule ilişkin taleplerinin olduğunu söyleyerek söz alan Şahin’in avukatı Baver Mızrak, bu davada suçlama konusu yapılan faaliyetlerin avukatlık meslek faaliyetleri olduğunu söyledi. Mızrak, Avukatlık Kanunun 58. maddesine göre mesleki faaliyetleri nedeniyle suçlanan bir avukat hakkında Adalet Bakanlığı’ndan soruşturma izni alınması gerektiğine dair hükmü hatırlatarak, bakanlıktan soruşturma izni alınması için yargılamanın durdurulması kararı verilmesini istedi. Mızrak, Yargıtay, AYM ve AİHM kararlarını hatırlatarak, sadece itirafçı beyanlarına tek başına delil sayılamayacağını söyleyerek, aynı soruşturmada şüpheli olan birçok avukat hakkında takipsizlik kararı verildiğini bu nedenle müvekkili hakkında derhal beraat kararı verilmesini istedi.
Şahin: Bu davanın amacı bizi insan hakları faaliyetlerimizden uzaklaştırmaktır
Talebe ilişkin karar vermeyen Mahkeme Başkanı, Şahin’in savunmasını almak istedi. Av. Mızrak’ın buna itiraz etmesi üzerine Mahkeme Başkanı “Ara karar kurmayacağım. Esasa girer” dedi. Ardından savunma yapan Süleyman Şahin bugün mahkemede sadece kendisinin değil avukatlık, savunmanlık faaliyetlerinin yargılandığını belirtti. Şahin, “bu davanın amacı bizi insan hakları faaliyetlerimizden uzaklaştırmaktır. Bu dosya avukatlık faaliyetinin engellenmesine yöneliktir. İfadesine girdiğimiz kişilerden dolayı sorumlu tutulup yargılanacaksak o zaman avukatlar olarak savunmanlığını yaptığımız herkes nedeniyle yargılanırız. Savcı aleyhime olan delilleri dosyaya koymuş. Müvekkilim ile yaptığım telefon görüşmelerinin HTS kayıtları, ifadesine girdiğim bir müvekkilimin lehime olan ifadesi dosyaya konmamış. Hakkımdaki iddiaların hepsi gerçek dışıdır” dedi.
Mahkeme Başkanı: ifadelere avukat olarak mı yoksa örgütsel faaliyet olarak mı girdin?
Mahkeme Başkanı, “ifadelere avukat olarak mı yoksa örgütsel faaliyet olarak mı yaptın (girdin)?” sorusuna Şahin, “İfadesine girdiğim Metin Yılmaz 8 yıllık müvekkilim. Avukatlık faaliyeti kapsamında ifadelerine girdim” dedi. İfadesine girdiği kişiler için “Seni aramaları örgütsel bir faaliyet mi yoksa avukatlık faaliyeti mi?” sorusuna ise Şahin “avukatlık faaliyeti” cevabını verdi. Şahin, iddianamede suç istinadı gösterilen basın açıklamaları ve yürüyüşlere ilişkin da bunların suç olmadığı, demokratik bir hak olduğu için katıldığını belirterek, “Her şeyime kadar araştırmışlar, çocukluğuma kadar inmişler. Cezaevi yapılanmasında yer almadım. İfadelerine girdiğim kişiler serbest bırakılmışsa onları savcı bıraktı ben bırakmadım. Bundan ben sorumlu tutulamam.” Dedi.
‘Bu davayla örgüt dosyalarında size avukatlık yaptırmayız mesajı verilmek isteniyor’
Ardından söz alan avukatı Gulan Çağın Kaleli, müvekkili hakkında hukuka aykırı bir şekilde dava açıldığını vurguladı. Avukatların görevleri nedeniyle işlenen suçlardan dolayı soruşturulmasının izin şartına bağlı olduğuna işarete ederek, “Soruşturma aşamasında yaptığımız bütün itirazlar, sunduğumuz bütün dilekçelere rağmen bu dikkate alınmadı. Bu yargılama aşamasında da dikkate alınmadı. Burada yargılanmaya çalışılan müvekkilin mesleğidir, bu net. Avukatın sır saklama yükümlülüğü var. Müvekkilin takip ettiği dosyalar, vekâletnameler, para alışverişleri bu dosya arasında alınmış. Bununla avukatın sır saklama yükümlülüğü ayaklar altına alındı. Arama kararı hukuka uygun değil. Kararda, hangi suç nedeniyle arama yapıldığı yer almıyor. Bu davayla örgüt dosyalarında size avukatlık yaptırmayız mesajı verilmek isteniyor. Dosyada avukatlık yönelik faaliyetlerine yönelik deliller var. Bir avukat cezaevine gider, hak ihlalini tespiti yapar. Bunlar suç değil. Bir sivil toplum, sendikada yapılan çalışmalar bu dosyada örgütsel faaliyet gösterilmiş. Bunlar itirafçı ifadesiyle kriminalize edildi” dedi. Kaleli, Lawyers for Lawyers’ın bu dava ilişkin hazırladığı hukuki görüşün içeriğinden bahsederek, mahkemeye sundu.
‘Avukatlar müvekkilleriyle özdeşleştirilemez’
Avukat Baver Mızrak ise avukatlık faaliyetleri nedeniyle bu davada yargılanan müvekkili hakkında derhal beraat kararı verilmesi yönündeki talebi yeniledi. Mızrak, “her dönem itirafçı bir tanık bulunup ısmarla ifadelerle soruşturmalar açılıyor. Burada amaç avukatların mesleki faaliyetlerini yapamaz hale getirmek. Ümit Akbıyık, 32 saate 669 kişi hakkında yüzlerce sayfalık ifade ve teşhiste bulunuyor. Bu kadar kısa süre bu kadar şeyi hatırlaması mümkün değil. Akbıyık’ın ifadesine giren avukatın dinlenmesini talep ediyoruz. 2 bin avukat üyesi olan ÖHD yasal bir dernekti” diye kaydetti. Avukat Serdar Özer ise “Avukatlar müvekkilleriyle özdeşleştirilemez sözünü genellikle mesleki faaliyetleri nedeniyle saldırıya uğrayan avukatlara söyleriz. Bu şu anda yargı alanına taşınmış durumda. Avukatlar mesleki faaliyetleri nedeniyle sorumlu tutuluyorlar. Mahkeme, hakkında beraat kararı verdiği bir kişi bu salondan çıktıktan sonra ondan sorumlu tutulamaz. Bu kişiden sorumlu tutulursa o zaman hiç kimse mesleki faaliyetini yerine getiremez. Derhal beraat kararı verilmesini istiyoruz.
Mahkeme, itirafçı tanık Akbıyık’ın azilnamesini Notere soracak
Duruşma savcısı esas hakkındaki görüşünde, avukatlarının taleplerinin reddedilmesini, şahin hakkındaki adli kontrol kararının devamı ve dosyadaki eksikliklerin giderilmesini talep etti.
Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme, Ümit Akbıyık ve verdiği ifadelerde ismi geçen iki kişinin bir sonraki duruşmada tanık olarak dinlenmesi, Şahin hakkında soruşturma ve kovuşturma olup olmadığının Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne sorulmasına karar verdi. Mahkeme, yurtdışına çıkış yasağı adli kontrol kararının devamına, Noterden Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hakimliğinden ara arama kararının bir örneğinin istenmesine karar vererek, davayı 21 Mayıs 2024 tarihine erteledi.
Ne olmuştu?
İtirafçı tanık Ümit Akbıyık’ın verdiği ifadeler üzerine başlattığı soruşturma kapsamında 216 kişi için gözaltı kararı verilmişti. 25 Nisan 2023’te 20 ilde yapılan ev baskınlarında aralarında gazeteci, avukat, siyasetçi, sanatçı, siyasetçi, sivil toplum ve meslek örgütlerinin üye ve yöneticilerinin bulunduğu 200’e yakın kişi gözaltına alınmıştı.
Gözaltına alınanlar arasında Diyarbakır Barosu’na kayıtlı 19, Mardin Barosu’na kayıtlı 3, Batman Barosu’na kayıtlı 2, Şanlıurfa Barosu’na kayıtlı 1 avukat olmak üzere toplam 25 avukat da bulunuyordu. Avukatların ev ve büroları ile Özgürlük için Hukukçular Derneği Genel Merkezi yapılan aramalarda avukatların bilgisayar, telefon ve dava dosyalarına el konulmuştu.
Aralarında Süleyman Şahin’in de bulunduğu 21 avukat yurtdışı yasağı adli kontrol kararıyla serbest bırakılırken, 4 avukat ise “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklandı. 4 avukat 20 günlük tutukluluğun ardından yapılan itiraz üzerine serbest bırakıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, açık ifadelerine dayanarak avukat Süleyman Şahin hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. İddianamede, 2018-2022 yılları arasında, “örgütün gençlik yapılanmasında” faaliyet yürüttüğünü iddia eden Ümit Akbıyık’ın “örgüt talimatları” ile hareket etmekle suçladığı avukatların, “örgütsel faaliyetlerden” dolayı gözaltına alınan kişilere “ücretsiz olarak avukatlık” yaptığını öne sürüldü. Şahin’in Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi olması, üniversitesi diploması, baro kaydı, ifadesine girdiği müvekkiller iddianame suç delili olarak yer aldı.
Şahin’in 2019 ile 2020 yılları arasında gözaltına alınan V.Ç., M.Y. ile hakkında yakalama kararı olan A.O’nun Diyarbakır Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki ifadelerine avukat olarak katılması örgüt üyeliği suçlamasının delili olarak gösterildi.
Şahin’in PKK ve KCK örgütüyle ilgili suçlar nedeniyle haklarında işlem yapılan şüphelilere örgüt talimatıyla, “avukatlık hizmeti sunduğu” ve bu şekilde “örgütle organik bağ kurarak örgüt adına sürekli faaliyette bulunduğu” ileri sürülerek, “örgüt üyesi olma” suçunu işlediği iddia edildi.