Gazeteci Barış Pehlivan, yeni infaz yasası kapsamı dışında bırakılmasının siyasi bir karar olduğunu belirterek, kararın eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkındaki kitabının yayınlanması sonrasında olmasına dikkat çekti
ONUR ÖNCÜ
Gazeteci Barış Pehlivan, daha önce 3 yıl 9 ay ceza aldığı ve cezaevinde 6 ay kaldıktan sonra tahliye edildiği dava ile ilgili olarak 31 Temmuz’da yürürlüğe giren infaz yasasından faydalandırılmamasına isyan etti. Bu nedenle 15 Ağustos’ta beşinci kez cezaevine girecek olan Pehlivan, “Benim kimseden torpil istediğim yok. TBMM’de çıkan bir yasa, beni de ilgilendiriyorsa ve beni de kapsıyorsa, ikinci fıkrasından ben neden yararlandırılamıyorum? Ben bunun kavgasını veriyorum” dedi.
Pehlivan, 14 Şubat 2011 tarihinde Oda TV soruşturması kapsamında Silivri Cezaevinde 19 ay tutuklu kaldı. 14 Eylül 2012 tarihinde görülen duruşmada tahliye oldu. Pehlivan’ın ikinci tutukluluğu 6 Mart 2020 tarihinde gerçekleşti. Pehlivan, Libya'da yaşamını yitiren bir Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlisinin cenaze törenini haberleştirdiği için 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezaevinde 6 ay kaldıktan sonra, başka bir davaya konu olmamak kaydıyla, 9 Eylül 2020 tarihinde denetimli serbestlikle bırakıldı.
Aslında şimdi beşinci kez cezaevine giriyor olmasının sebebi de bu dava! Pehlivan, Cumhuriyet gazetesinde yazmış olduğu bir yazıdan kaynaklı hakkında açılan hakaret davası nedeniyle cezaevine giriyor! Üçüncü tutuklanma 15 Şubat 2022 tarihinde oldu ve bir günlüğüne cezaevine girdi. Son cezaevine girişi ise 17 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşti.
Beşinci kez cezaevine girecek olan Pehlivan’ı isyan ettiren ise 31 Temmuz’da yürürlüğe giren infaz yasasından faydalandırılmaması oldu. Kararların siyasi olduğunu belirten Pehlivan görüşlerini şöyle dile getirdi:
“Yani açıkçası şaşırma duyumu, reflekslerimi yitirmek istemiyorum. Onun için isyan ediyorum.
Çünkü benim bu son durumumda, her zaman tekrarladığım bir şey var; benim kimseden bir torpil, bir imtiyaz isteğim yok. Zaten bütün gazetecilik hayatım bu torpil ve imtiyazlı insanlara itirazla geçti. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysam, Türkiye Cumhuriyeti'nin kimliğini taşıyorsam Türkiye Cumhuriyeti'nin meclisinde çıkan bir yasa, beni de ilgilendiriyorsa ve beni de kapsıyorsa, ikinci fıkrasından ben neden yararlandırılamıyorum? Ben bunun kavgasını veriyorum. Yani beni doğduğum, büyüdüğüm, yaşadığım topraklardan niye uzaklaştırıyorlar?
Türkiye'de maalesef adaletin, adalet sisteminin, yargı sisteminin siyasi saiklerle hareket ettiğine dair hem bizzat çok şey yaşadım, hem de yüzlerce kez haberini yaptım. Onun için mahkemelerin ya da verilen kararların siyasetten uzak olduğunu söyleyebilecek kadar saf değilim.
Benim denetimli serbestlik hakkımın kaldırılması, benim Cumhuriyet gazetesinde yazdığım bir yazı bahane edilerek yapıldı. Ve tam da eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkındaki kitabı yayınladıktan sonraya denk geldi.
Ben, o denetimli serbestlik hakkının kaldırılmasındaki inisiyatifin benim aleyhimde kullanılmasına gerekçe olarak açıkçası esas kitabı görüyorum.”
Cezaevine girecek olan Pehlivan’a gazetecilerden ve meslek örgütlerinde de destek geldi. Bu bağlamda aralarında Avrupa Gazeteciler Federasyonu ve Uluslararası PEN’in de olduğu 20’ye yakın kurum kınama metni yayımladı.
Pehlivan, dayanışma gösteren gazetecilere ve meslek örgütlerine teşekkür etti. Pehlivan, “Yine de Türkiye'de böylesi adaletsizlikler, hukuksuzluklar karşısında en örgütlü meslek gruplarından birisi gazetecidir aslında. Meslektaşlarına sahip çıkma, onların ve kamuoyunun bilgi edinme hakkına sahip çıkma konusunda. Hem Türkiye'den hem yurt dışından yüzlerce meslektaşımdan destek mesajı aldım. O açıdan çok müteşekkirim” diyor.