NALİN ÖZTEKİN
Milli Savunma Bakanlığı'nın, önceki dönem TTB Merkez Konseyi Başkanı ve TİHV Yönetim Kurulu üyesi Şebnem Korur Fincancı’ya, katıldığı bir canlı yayınında yaptığı bilimsel değerlendirmeleri gerekçe göstererek açtığı tazminat davası sonuçlandı.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu üyesi ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi eski başkanı Fincancı’nın katıldığı bir canlı yayındaki sözleri gerekçesi ile Milli Savunma Bakanlığı'nın (MSB) ‘kişilik haklarına zarar verdiği ve küçük düşürdüğü’ gerekçesiyle hakkında açılan 100 bin TL'lik manevi tazminat davasının altıncı duruşması, Ankara Dışkapı Adliyesi 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü. Fincancı ve avukatlarının hazır bulunduğu duruşmayı aralarında Türk Tabipler Birliği ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nin de bulunduğu meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler takip etti.
“Bilim insanının uzman görüşü sunması tazminat gerektirmez”
Duruşmada ilk sözü alan Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu müvekkilinin suçlamaya gerekçe yapılan açıklamalarının bilimsel bir değerlendirme olduğunun altını çizerek savunmasına başladı. Fincancı’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamındaki hakkını kullandığını belirterek, “Bir bilim insanının kendi uzmanlık alanında görüş beyan etmesinde, eleştiride bulunmasında tartışılacak bir durum yok. Müvekkil dijital verilere bakarak toksik gazların kullanılmış olabileceğini, bağımsız heyetlerin yerinde inceleme yapması gerektiğini belirtmiştir. Bunun adı tanı değil ön tanıdır. Burada manevi tazminatı gerektiren bir durum bulunmamaktadır” dedi.
TTB Hukuk Bürosu’ndan Avukat Hülya Yıldırım da savunmasına tüzel kişilerin kişilik hakkı olduğu ancak, “elem ve ızdırap duyma” imkanı olmadığına dikkat çekerek, MSB’nin manevi tazminat talep edemeyeceğini ama başka hukuki yollara başvurabileceğini söyledi.
Avukatların savunmalarının ardından taraflara son sözler soruldu ve Şebnem Korur Fincancı’nın Milli Savunma Bakanlığı'na 50 bin TL manevi tazminat ödemesine karar verildi.
“Adli tıp uzmanı yaptığı değerlendirmenin görünürlüğünü sağlamalıdır”
Duruşma sonunda Adliye önünde kısa bir açılama ile kararı değerlendiren Fincancı şu sözleri kullandı;
“Bir hak ihlalini dile getirdiğimiz için dava açıldı, TSK incindiğini ifade etmişti. Bir kurumun incinip incinmeyeceği ayrı bir tartışma konusu burada önemli olan baştan reddedilmesi gereken bir davanın iki yıldır sürüyor olması. Adli tıp uzmanının en önemli sorumluluğu yaptığı değerlendirmeyi de paylaşmaktır çünkü insan hakları ihlalleri doğası gereği gücü elinde bulunduran devletler tarafından görünmez kılınmaya çalışılır. Adli tıp uzmanları o görünürlüğü sağlamalıdır bu bizim sorumluluğumuzdur eğer bir adli tıp uzmanı bunu yaptığı için cezalandırılıyorsa ekmeği ile oynanmaya çalışılıyorsa bundan sonra genç meslektaşlarımın bu konuda çalışması güvenle söz söyleyebilme olanağı ortadan kalkıyor. Ama biz dayanışma ile bunları aşarız. Ne 50 bin ne 100 bin liralar ne de hapis cezaları bizi yıldıramaz. Genç meslektaşlarımız da kormasın”