Duruşma Haberleri

İHD yöneticisi Fatin Kanat’ın davasında gerekçeli karar: ‘Savaşa karşı barış’ demek suç değildir

İHD yöneticisi Fatin Kanat’ın davasında gerekçeli karar: ‘Savaşa karşı barış’ demek suç değildir
SİBEL YÜKLER*
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Eş Başkanı Fatin Kanat’ın “örgüt propagandası yapmak” suçundan beraat ettiği davada gerekçeli kararını açıklayan mahkeme, Cizre, Sur ve Silopi için yapılan beyaz bayrak eylemleri, hasta tutsaklar ve Roboski için yapılan basın açıklamaları ile “Cizre’de bir bodrum katında insanlık katledildi, barışı sessizlik öldürüyor”, “Barış hemen şimdi”, “Savaşa karşı barış, ölüme karşı yaşam” gibi sloganların eleştiri ve düşünce özgürlüğü sınırlarında kaldığını belirtti.  Mahkeme gerekçeli kararında, ifade özgürlüğünün aynı zamanda demokratik toplumu şekillendiren çoğulculuk gereği rahatsızlık veren veya ayrılık yaratabilen fikirler için de uygulanabilmesi gerektiğini vurguladı. 

‘İddianame, İHD faaliyetlerini yargılamak için hazırlandı’

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2022 tarihinde İHD Ankara Şube Eş Başkanı Fatin Kanat’a hakkında hazırladığı iddianamede, Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, Roboski için Adalet Girişimi ve Beyaz Bayrak İnisiyatifinin tarafından 2016-2019 yılları arasında şube binası önünde yapılan 12 basın açıklaması suçlamaya delil olarak gösterildi. İddianame savcısı, suçlama konusu yapılan basın açıklamalarının da “örgüt talimatıyla” yapıldığını öne sürdü. Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7/2 maddesi uyarınca “terör örgütü propagandası” suçlamasından açılan davanın ilk duruşması Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesinde 19 Nisan 2022 tarihinde görüldü. Savunma yapan Fatin Kanat, iddianamenin İHD faaliyetlerini yargılamak üzere hazırlandığını söyledi.

Savcı ceza istemişti: Basın açıklamaları talimatlı örgütsel faaliyet

8 Aralık 2022 tarihinde görülen duruşmada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı ise İHD, Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi ve Roboski için Adalet Girişimi’nin “terör örgütünden talimat alarak örgüt güdümünde hareket ettiğini” ve basın açıklamalarının da “terör örgütü faaliyeti” olduğunu öne sürdü. Savcı mütalaasında Sur, Cizre ve Silopi’deki çatışmaların durdurulması için yine Ankara Şube önündeki beyaz bayraklı eylemde atılan “Yaşamak, yaşatmak istiyoruz”, “Barış hemen şimdi”, “Savaşa karşı barış, ölüme karşı yaşam” sloganlarını ve “Cizre’de bir bodrum katında insanlık katledildi, barışı sessizlik öldürüyor” sloganların ise “terör örgütü propagandası” olduğunu öne sürerek ceza talep etti. Mütalaaya karşı savunma yapan Kanat’ın avukatı Levent Kanat, “Suç filliyle suç işlediği iddia edilen kişi arasında, suçla fail arasında illiyet bağının kurulması gerekir. İddia makamı, illiyet bağını somut delillere dayandırmadan ceza talep ediyor” diyerek, basın açıklamaları ve eylemlerin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) mevzuatlarına göre ifade özgürlüğü kapsamında güvence altında olduğunu hatırlattı. Kararını açıklayan mahkeme, iddia makamının esas hakkındaki mütalaasını dikkate almadı ve suçun unsurlarının oluşmadığına kanaat getirerek oybirliğiyle Kanat’ın beraatine hükmetti.

Mahkeme: ‘Terör örgütü propagandası’ suçunun unsurları yok

Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Kanat’a verilen beraatin gerekçeli kararını açıkladı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2017 ve 2019 tarihli altı farklı kararına atıfta bulunan mahkeme, 24 sayfalık gerekçeli kararında özetle şunları kaydetti: “Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifinin basın açıklamasına katılmanın ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, açılan pankart ile katıldığı basın açıklamasının atılı suçun unsurlarını taşımadığı, Beyaz Bayrak İnisiyatifinin PKK güdümünde hareket ettiği ancak dosya içerisindeki görüntülere göre Kanat’ın örgütün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini öven, meşru gösteren ya da bu yöntemlere başvurulmasını teşvik eden bir muhteva olmadığı, zaman ve yer bakımından yapılan değerlendirmede söz konusu içeriklerin şiddete çağrı, tahrik ve teşvik edici ya da silahlı direnişe ve isyana davet şeklinde veya insanda saldırgan duygular oluşturacak biçimde bir nefret yaratarak şiddetin doğmasına uygun bir ortamı kışkırtacak yakın bir tehlike oluşturmadığı, Yargıtay içtihatları doğrultusunda söz konusu sözlerin eleştiri ve düşünce özgürlüğü sınırlarında kaldığı, AİHM ve aynı yöndeki Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere; ifade özgürlüğünün sadece memnuniyetle karşılanan zararsız veya önemsiz sayılan, insanların kayıtsız kalabileceği bilgi ve fikirler için değil, aynı zamanda demokratik toplumu şekillendiren çoğulculuğun, hoşgörünün ve geniş fikirliliğin doğasında bulunan bir gereklilik olarak saldırgan, şok eden, rahatsızlık veren veya ayrılık yaratabilen fikirler için de uygulanabilmesi gerektiği bu nedenlerle terör örgütü propagandası suçunun unsurlarının oluşmadığı kanaatine varılmakla atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından beraatine karar vermek gerekmiştir.” *Bu işin hakları, Atıf-Gayriticari (CC BY-NC) Lisans ile kısmen saklıdır. Bu iş, MLSA’ya atıf ile ve ticari olmayan amaçlar ile kullanılıp dağıtılabilir.
Image

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.