İstanbul - Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu, Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Mehmet Ali Alabora, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin Gezi Parkı direnişi kapsamında ülke genelinde yapılan protestolar nedeniyle başta "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme (TCK 312/2)" olmak üzere çeşitli suçlardan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandıkları davanın dördüncü duruşması 24 Aralık 2019 tarihinde Silivri Ceza İnfaz Kurumu içindeki duruşma salonunda görüldü.İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bakılan davada mahkeme heyeti adli kontrol taleplerinin kaldırılması taleplerini reddetti. Mahkeme, dosyada tek tutuklu sanık olan Osman Kavala’nın tahliye talebini ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 10 Aralık 2019 tarihinde yayınladığı kararında Kavala’nın “derhal serbest bırakılması” yönünde talebi olduğu halde reddetti.Saat 10:30’da başlayan duruşmayı Uluslararası Af Örgütü'nden Tarık Beyhan, Batuhan Durmuş, Milena Buyum, Amke Dietert; Norveç PEN’den Caroline Stockford, Hollanda İstanbul Başkonsolosu Bart van Bolhuis, İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson, Avrupa Parlamentosu milletvekilli Sergey Lagodinsky, Almanya'nın İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Stefan Graf, İtalya İstanbul Başkonsolosu Elena Sgarbi, Uluslararası Hukukçular Komisyonu'ndan Karinna Moskalenko ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden (HRW) Emma Sinclair-Webb takip etti. Duruşmada Gezi protestoları döneminde İstanbul Güvenlik Şube Ekipler Amiri Ercan Orhan Aydın ile aynı birimde görevli Hasan Gül tanık olarak dinlendi. İki tanık da ifadelerinde davada yargılananların şiddet eylemine karıştıklarına hiç şahit olmadıklarını dile getirdi.
‘Özgürlüğümün değeri evrensel normlara dayanıyor’
Tanık ifadelerine karşı alınan beyanların ardından Osman Kavala’nın tutukluluğu hususundaki beyanına geçildi. Kavala, “Önceki celselerde Gezi Parkı olaylarını planladığım ve organize ettiğim iddialarının dayanaksız olduğunu ifade ettim. MASAK raporları bir kaynak aktarmadığımızı gösterdi,” dedi ve şöyle devam etti:“Sanık avukatları iddianamedeki dinlemelerin hukuksuz olduğunu, çalışmaların Gülencilikle suçlanmış görevlilerle yapıldığını ortaya koydu. Bu iddianame suçluluğumu değil, suçsuz olduğumu gözler önüne süren bir belgedir. 26 tahliye talebim, benzer gerekçelerle reddedildi. İddianamede anlatılan edimlerin suç unsuru taşımadığı ve benimle somut bir ilişki olmamasına rağmen benimle ilgili şüphelerin ağır basması özgürlüğümün değerinin verilmediğinin göstergesi. Ama özgürlüğümün değeri evrensel normlara dayanıyor. AİHM kararı da bunu gösteriyor. Bu hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son verilmesini istiyorum.”
‘Tutukluluk süresi makul süreyi çok aştı’
Kavala'nın ardından söz alan avukatı Köksal Bayraktar AİHM'nin verdiği kararı hatırlattı:“80 sayfadan ibaret AİHM kararı, tarihsel değer taşıyan, önümüzdeki yıllarda da etkisi olacak büyük karar niteliğindedir. Bu kararda müvekkilimin haklarının ihlal edildiği açıkça ifade edildi. AİHM vermiş olduğu kararla tutukluluk süresinin makul süreyi çok aştığını, bunun makul ölçüler içinde kabul edilemeyecek bir karar olduğunu ısrarla vurgulamıştır. AİHM, müvekkilimizin derhal serbest bırakılmasını istiyor. Müvekkilimiz 2 yıldan fazla tutukludur. Bu da müvekkilin alabildiğine mağdur olması demektir. AİHM'in bu önemli, tarihsel ve Türkiye'nin toplumsal tarihinde mihenk taşı niteliğindeki kararı doğrultusunda tutuklamanın hemen kaldırılmasını istiyoruz.” Kavala'nın avukatı Deniz Tolga Aytöre de şöyle konuştu:“Biz daha önce bu iddianamenin ne kadar temelsiz olduğunu, şüpheye dahi dayanmadığını söyledik. Bunların hiçbiri kıymet görmedi. Mahkeme, duruşmadan önce Adalet Bakanlığı ile kararın kesinleşip kesinleşmediği konusunda yazışma yapmış.Bu kararın kesinleşmesini beklemek Kavala’nın bir yıl daha cezaevinde kalması demek.Tahliye talebimiz reddedilirse, 18. madde ihlalinin de işaret ettiği bu davanın siyasi olduğuna dair inancımızla, buna uygun hukuki adımları atacağımızı bilginize sunarım. Tahliye talep ediyoruz.”
Ali İsmail’in ölümüne neden olan polisin davaya katılma talebine kabul
Taleplerin alınmasının ardından duruşmaya 15 dakika ara veren mahkeme heyeti, müzakerenin ardından ara kararını açıkladı. Mahkeme, sanıkların adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına yönelik talepleri ile Osman Kavala’nın tahliye talebini reddetti. Mahkeme, suçun vasfını ve katalog suçlardan olmasını gerekçe gösterdi ve ‘tutuklamanın ölçülü’ olduğunu savundu. Anayasa Mahkemesi’nin Kavala’nın bireysel başvurusunu hak ihlali görmeyerek reddetmiş olmasını göz önünde bulunduran mahkeme, AİHM kararının kesinleşme durumunun Adalet Bakanlığından sorulmasına karar verdi. Kavala soruşturması dosyasında ‘ihbarcı’ olarak yer alan eski asker Murat Papuç’un can güvenliğinin olmadığını ileri sürerek ifadesinin duruşma salonunda hazır bulunma hakkına sahip olanlar bulunmadan dinlenmesine yönelik talebini kabul etti. Tanık Papuç’un ifadesi 25 Aralık tarihinde avukatsız yapılacak duruşmada alınacak.Mahkeme ayrıca Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne neden olan ve hüküm giymiş polis Mevlüt Saldoğan’ın da aralarında bulunduğu polis memurları ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ‘zarar gördükleri’ iddiasıyla davaya katılma taleplerinin de kabulüne karar verdi.Bir sonraki duruşma 28 Ocak 2020 tarihinde görülecek.
Avukatlar tutukluluğun devamı kararına itiraz edecek
Osman Kavala duruşma sonrası yayınladığı açıklamada,“AİHM’in derhal serbest bırakılmam yönündeki kararına ve dinlenen tanıkların benimle Gezi eylemleri arasında herhangi bir ilişki kurmamış olmalarına rağmen, mahkeme heyetinin tutuklama kararını sürdürmesi benim için çok şaşırtıcı oldu. Yargının itibarını da zedeleyen bu kararın, bir an evvel düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum,” dedi. Kavala ayrıca duruşmaya katılanlara da teşekkür etti.Duruşmadan bir sonraki gün bir açıklama yayınlayan Osman Kavala müdafileri Köksal Bayraktar, Deniz Tolga Aytöre ve İlkan Koyuncu ise şu ifadelere yer verdi: “Bu hukuksuz uygulamaya karşı Mahkeme Heyeti’nin reddi ve HSK’ya şikâyet gibi başvurular başta olmak üzere, tutukluluğun devamı kararına itiraz, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi başvuruları ile Adalet Bakanlığı’na ivedilikle yapılacak başvurular tahtında hak arama yolundaki kararlılığımızı kamuoyunun bilgi ve dikkatlerine sunarız.”
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimiz başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek vermektedir.